Tozu Dumana Katarak
I. Prelude Masalsı gerçeğimiz gerçeksi bir masala dönüştü! Çünkü bir şeyin şiir sayılabilmesi için ille de alt alta mısralarla yazılması gerekirdi! Yani çok zor anlaşılırdı bir insan, hatta anlaşılamazdı! Çünkü […]
I. Prelude Masalsı gerçeğimiz gerçeksi bir masala dönüştü! Çünkü bir şeyin şiir sayılabilmesi için ille de alt alta mısralarla yazılması gerekirdi! Yani çok zor anlaşılırdı bir insan, hatta anlaşılamazdı! Çünkü […]
V. Felsefe Sohbetleri Gözkapaklarıma yapışıp gözbebeklerimden içeriye akan iflah olmaz paranoyaya teslim ederken bedenimi, yağmur çiseliyor kısacık saçlarıma… Ve kısacık etekleriyle dört dönüyor etrafımda küçük kız çocukları… Hepsinin de saçlarına
Soyundum elbiselerimden; tek tek çıkarıp attım üstümden tüm eski düşlerimi! Soyundum etimden; tek tek çıkarıp gizli saklı çekmecelerden, öldürdüm tüm eski sevgililerimi! Soyundum bedenimden; ellerimden ayaklarımdan ve en çok da
Yapayalnız bir Temmuz gecesi aniden ayaklanıverdi yaşlı yosma İzmir! Uyandı Ege mahmur uykusundan ve elini yüzünü siyanür ile yıkadı yüzyıllardır bu topraklara hükmeden manasız düşmanlık! Bir Temmuz gecesi aniden uyanıverdi
Dudaklarımı kemirip duruyorum! Bir sığınak değil, cephenin tam orta yeri oysa şiir! Ve bu aşırı romantizm, bu çocukça hayaller hiçbir soruya cevap değil! Nereden bulaştım bilmem bu saçma hayallere! Nerede
Ey zavallı şair bozuntusu! Dön de bir şu haline bak! Güzel kızların tahrik edici bakışları gezinmeye başladığından beri çirkin bedeninde eskisi gibi yazamaz oldun artık! Dizelerin sahte! O hep eleştirdiğin
Durmadan kan döküyorsun bıkmadan usanmadan! Bilmiyor musun ki analarınızın gözlerinden akacak günahsız çocuklardan alelacele çaldığınız kan?! Neyin peşindesin İsrail?! Nedir bu zulüm nedir sizi bu kadar acımasız olmaya zorlayan?! Siz
O’nu özlüyorum… O dediğim üçüncü tekil şahısa indirgediğim acımasız deprem bir zamanlar -çok da değil üstelik daha dün gibi- birinci çoğul şahıs oluşumu sağlamıştı… oysa 2. tekil şahıstı hep gittiği
sana nasıl aşık olduğumu anlatmaya kalksam, gökyüzünde yıldız kalmaz utanmayan… gözlerinin içine bakarken nasıl utandığımdan bahsetsem bir tek hakim bile kalmaz idam fermanımı imzalamayan… ellerimde anlatılmaz bir mutluluğun parmak izleri
Sarsıldım, omzundan tutulup kendisine gelmesi için silkelenen bir sarhoş gibi; öne düştü başım! Sustum! Ellerimi yüzüme götürmeme bile izin vermedi bakışların! Sustum! Sus pus oldu sesim! Toplayıp yeniden tüm ordularını